28 Şubat 2012 Salı

BALLI KREMALI KURABİYE

MALZEMELER
250 gr un
2 tatlı kaşığı karbonat
1/2 paket kabartma tozu
115 gr tereyağı
1 adet poryakalın kabuğunun rendesi

1/2 cup bal
1/4 cup fındık içi
İç malzemesi
25 gr oda sıcaklığında tereyağ
50 gr pudra şekeri
1 yemek kaşığı bal
100 gr krem peynir

Fırını önceden 200 dereceye ayarlayalım.
Tepsimizi yağlı kağıt ile kaplayalım.
Un karbonat ve kabartma tozunu karıştırıp eleyelim.
Unlu karışıma tereyağını ilave edip yoğurmaya başlayalım. Karışım ekmek kırıntılarını andırana dek yoğurma işlemine devam edelim.
Hamuru ikiye bölelim.Her bir hamurdan 20 adet fındık büyüklüğünde parçalar kopartalım. topları fırın tepsisine geniş aralıklarla yerleştirelim. Burada özellikle aralıklara dikkat edelim. Çünkü hamur bayağı yayılıyor.Benim kurabiyeler hahfif birbirine değerek çıktılar fırından.
Hamurların yarısını da fındık parçalarına batırıp aynı şekilde altın rengini alana dek 6-8 dakika pişirelim.
Pişen kurabiyeleri soğuması için tel ızgara üzerine alalım.
iç malzemesi için tüm malzemeyi bir kaba alıp hafif yumuşak bir kıvam alana dek çırpalım.
İç malzememizi 20 adet fındıksız kurabiyeye bölüştürelim. Üzerlerine fındıklı olanları kpatalım.
afiyet olsun.

20 Şubat 2012 Pazartesi

BAYRAM KURABİYELERİ

TariF "Dünyanın En güzel KURABİYELERİ" nden uyarlanmıştır.
MALZEMELER
175 gr oda sıcaklığına getirilip küp doğranmış tereyağı
115 gr (1/2 cup) ince çekilmiş şeker
1 adet limon kabuğu rendesi
2 adet yumurta sarısı
225 gr (2 cup) tam buğday unu
50 gr kurutulmuş gojiberry

Fırını önceden 180 derecede ısıtalım.
Tereyağını, şekeri, limon kabuğunu bir kaseye koyup krema kıvamına gelene dek çırpalım.
Yumurta sarılarını ekleyerek çırpmaya devam edelim.
En son un ve meyve kurularını ekleyip sert bir hamur elde edelim.
Hamur yumuşak ise sertleşene kadar buzdolabında bekletelim.
Hamuru yaplı bir kağıt üzerinde 5cm kalınlığında açalım. Eğer kalıbınız var ise kalıpla yok ise çaybardağı ile kamuru keselim.
Kurabiyeleri yağlı kağıt kaplı fırın tepsisine dizip kızarana dek 12 dakila pişirelim. Üzerine pudra şekeri serpip servis edelim.

Afiyet olsun.

17 Şubat 2012 Cuma

KABAK GRATEN


Kabak yememe neden olan tarif bu sereferki. İlk yediğim günü okadar net hatırlıyorum ki. Bu ve bunungibi güzel tesadüfler ile edindiğim bir şey var. Sevilmiyecek sebze yoktur. Sizin damak tadınıza göresini yememişsinizdir sadece....
MALZEMELER
1 kg kabak
3-4 adet orta boy havuç

2 yemek kaşığı tereyağı yada margarin
1 çay kaşığı muskat
6  yemek kaşığı un
3 su bardağı süt
1 adet yumurta
100 gr. Kaşar peyniri
Tuz, karabiber
Sebzeleri küp doğrayalım.
Derin bir tencereye sebzeleri alıp üzerini geçmeyecek kadar sıcak su ilave edip çok az haşlayalım.
Tereyağ, un süt ile başemel sos yapalım.
Başemel Sos:
Tereyağını tavada eritelim. Unu ekleyip kavuralım. sütü azar azar ekleyip bir yandan da topaklanmaması için çırpmaya başlayalım. En son pişen sosu plenderden geçirip pürüzsüz bir kıvam aldıralım. Muskat ve karabiberi ekleyip şöyle bir karıştıralım.
Sebzeleri yağladığımız fırın kabına alalım. Üzerine başemel sosu gezdirelim. Bu şekilde 200 derecede kabakları 20 dakika pişirelim. Fırından çıkartıp kaşar serpelim. Ben çörek otu ve susam ilave etmeyi çok seviyorum. Eğer sizde ekleyecek iseniz bu aşamada kaşarın üzerine serpip fırının ızgara bölümünü açtıktan sonra kaşarlar eriyene kadar yaklaşık 10 dakika daha grateni pişirelim.
Ilık olarak servis edelim.
Afiyet olsun..

ANANASLI KEK

Tarif Martha Day'in "Dünyanın En Güzel Tatlıları"  kitabından alınmıştır.

MALZEMELER

115 gr ½ cup tereyağı
225 gr 1 cup esmer şeker
450 gr dilimlenmiş ve uyu alınmış ananas
4 adet sarısı ve akı ayrılmış yumurta
1 adet limon kabuğu rendesi
1/2 cup süt
1 tutam tuz
90 gr ½ cup toz şeker
85 gr ¾ cup un
1 tatlı kaşığı kabartma tozu



Fırını önceden 180 dereceye ayarlayalım ve ısıtmaya başlayalım.
25 cm lik tencerede 1 yemek kaşığı tereyağını eritelim.
Esmer şekeri tavaya boşaltalım ve eriyene kadar karıştıralım. Ananas dilimlerini üzerine dizelim.

Bir kâsede yumurta sarılarını kalan tereyağını ve limonu iyice karıştıralım.
Yumurta aklarını köpüğümsü hal alana dek mikser ile çırpalım.
Yumurta aklarına 2 yemek kaşığı toz şeker ekleyip iyice karıştıralım ve bir önceki karışıma ekleyelim. Sütü ilave edip karıştırmaya devam edelim.
Unu ve kabartma tozunu bir kaba alıp yumurtalı karışımı üç parti halinde ekleyelim.
Hamur karışımını ananasların üzerine dökelim.
Keki yaklaşık 30 dakika pişirelim. Kürdan testinden geçirip fırından çıkartalım.

Kek hala sıcak iken bir servis tabağını genişçe bir kızartma tavasının üzerine koyup ters çevirelim.

Tercihe göre sıcak yada soğuk servis edelim.

Afiyet olsun..

16 Şubat 2012 Perşembe

KURU PATLICAN DOLMASI

MALZEMELER
20 krutulmuş patlıcan
3 soğan
1 su bardağı pirinç
2 diş sarımsak
3 yemek saşığı biber salçası
2 yemek kaşığı sumak
1 çay bardağı zeytinyağı
Karabiber, pul biber, nane, kimyon, tuz


Patlıcanları 10 - 15 dk. kadar sıcak suda haşlayıp süzelim. Soğanı ve sarımsağı yemeklik doğrayıp biraz zeytinyağında soteledikten sonra ayıklanıp yıkanmış pirinci, baharatları ve salçayı ekleyelim. Üzerine yarım su bardağı su ekleyip kısık ateşte pişirelim.
Hazırladığımız harcı patlıcanların yarısına gelecek şekilde içlerine dolduralım.
Patlıcanları tencereye dik olarak dizelim. ÜzerineSu ve zeytinyağını gezdirip ocağa koyun kısık ateşte pirinçler pişene kadar pişirelim.

Bir fincan KAHVE içelim mi?

Hiç düşündünüz mü? Neden bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır?
  
   Kültürümüzde kendine has bir yeri vardır kahvenin.
Pek çok kişinin de vazgeçilmezleri arasındadır.
Daha önümüze gelmeden kendini kokusuyla hissettirir.
Bir dinlenme vesilesi ve sohbet bahanesidir.
Türk kahvesi milletimizin ‘nimete’ bir saygının gereği olarak lezzetini hissederek tükettiği bir içecektir.
Tarihcesine bakacak olur isek;

İlk olarak Habeşistanda keşfedilmiştir. Buradan yemene yayıldıktan sonra Yemende yaygın olarak kullanılmaya başlaması ile yolculuğuna başlamıştır. Yemenden sonra Mekke ve Kahire'ye gelen kahve buradan İstanbula ulaşmış ve 2. Venedik kuşatması ile avrupanın çeşitli şehirlerine kadar yayılmıştır. 
   Kahvenin bulunuşuyla ilgili meşhur rivayet ise şöyle: Yemen’in yüksek yaylalarında yaşayan ‘Halidi’ adında bir çoban, keçilerinin bir ağacın kırmızı meyvelerinden yedikten sonra dinçleştiğini, hareketli hâle geldiğini ve geceleri çok az uyuduğunu fark eder. Çoban, daha sonra o meyvelerden hem kendisi yer, hem başkalarına verir. Arapçada ‘uyaran, dinçleştiren’ mânâlarına gelen “kahveh” kelimesiyle isimlendirilen bu bitki, daha sonraları bir içecek olarak kullanılmaya başlanmıştır. Kahvenin, adını ilk bulunduğu yer olan Etiyopya’nın ‘Kaffa’ köyünden aldığını iddia edenler de vardır.   
    Kahve içme alışkanlığı, ilk olarak Yemenli sûfiler arasında başlamış, uyarıcı tesiri sebebiyle kahve, gece boyunca dua ve ibadet eden âbidlerin zamanla vazgeçemediği bir içecek hâline gelmiştir.
    Türklerin kahveyle tanışması, Kanunî Sultan Süleyman devrinde olmuştur. Yemen Valisi Özdemir Paşa tarafından kahve, İstanbul’a getirilmiş ve Türklerin kendilerine mahsus pişirme usûlünden dolayı da, ‘Türk kahvesi’ ismini almıştır. 19. yüzyıl sonlarına kadar Türk kahvesi, çiğ çekirdek olarak satılıyor, evlerdeki kahve tavalarında kavrulduktan sonra, el değirmenlerinde çekilerek içilebiliyordu. Bu durum; 1871 yılında Mehmet Efendi’nin, çiğ kahveyi kavurup öğüterek müşterilerine hazır olarak satmaya başlamasına kadar sürmüştür.
Böylece İstanbul Tahmis Sokak’ta taze kavrulmuş kahvenin kokusu da çevreye yayılmaya başlamışdır. Kahveyi hazır olarak kahve severlere sunan Mehmet Efendi, kısa sürede tanınarak “Kurukahveci Mehmet Efendi” diye anılmaya başlanmıştır.
   Tiryakileri tarafından ‘kara inci’ olarak nitelenen kahve, zamanla saray mutfağının ve evlerin vazgeçilmezleri arasında yerini almaya ve çok miktarda tüketilmeye başlanmıştır. Türk kahvesinin lezzeti ve ünü gerek İstanbul’a yolu düşen tüccar ve seyyahlar, gerekse Osmanlı elçileri sayesinde önce Avrupa’yı, sonra da bütün dünyayı sarmıştır.


Osmanlıda kahve kültürüne gelince: İkramı ayrı bir hususiyet arzaedemiş kahvenin.
Bazı yerlerde misafirlere kahveden önce lokum veya şekerleme türü bir tatlı ikram edilip, onun tadı geçmeden acı bir kahve sunulurmuş.
Kahve, bayramlarda, kulpsuz fincanın kendine uygun bir fincan zarfına konulmasıyla; diğer günlerde ise, tabaklı fincanlarda ikram edilirmiş. Bazen, kahveye farklı bir tat kazandırmak için, kahvenin içine çiçek suyu, ‘ak amber’ veya ‘kâkule’ katılırmış.

Sarayda kahve ikramı ise, çok daha önemli bir iş imiş. Saraya ilk olarak Kanunî döneminde girdiyse de, kahvenin saray içeceği olarak itibar kazanması, 4. Mehmed zamanında olmuş. Sarayda sadece Yemen kahvesi tercih edilirmiş. Kahve ikramı için kullanılan fincanlar, İznik veya Kütahya çinisinden yapılır; bu fincanların etraflarında, elin yanmaması için kulp vazifesi gören gümüş veya altın bir zarf kullanılırmış.

Türk Kahvesi geçmişden beri çok özel bir içecek konumunda.
Kahvenin kavrulma, öğütülme, pişirilme ve ikram edilme usûlleri; emek, temizlik ve dikkat isteyen bir içecek. Bu usûller, kahvenin lezzetini artıran unsurlar. Bunca zahmet biraz da kahve ikram edilen kişiye verilen değerin bir göstergesi. 

Bukadar kelam ettiğimiz kültürümüzün baş tacı kahve nasıl yapılır, nasıl korunur peki?
   Öncelikle kahve taze olmalıdır, bayat kahve köpük yapmaz.
Kahvemizi daima kapalı kaplarda muhafaza edip içerisine nemli kaşıklar sokmamalıyız.
Kahve saklama kabımız boşalmadan, yeni kahve ilave edilmemeli.
-     Zannedildiğinin aksine, odun ateşi köpüğün kıvamını ya da lezzeti değiştirmez.
-     Bir fincan suya, iki çay kaşığı kahve konulmalıdır.
-     Kahveye konulan şeker miktarı konusunda birçok farklı fikir vardır, ama genelde orta kahvelerde şeker ve kahve miktarı eşittir. Yani bir fincana iki çay kaşığı kahve ve iki çay kaşığı şeker konulmalıdır.
-     Cezveye önce kahve ve şeker ardından soğuk kaynak suyu konulur ve bir kere karıştırılıp ateşe konur.
-     Ateşe konduktan sonra kahve kaynayıp kabarıncaya dek sürekli karıştırılmalıdır. Böylece kahve taneleri eşit oranda pişerler. Karıştırma işlemi kahvenin içerisine hava kabarcıkları hapsettiği için köpük daha yoğun olur.
-     Kabarmaya ve köpürmeye başladığı anda kahve ateşten alınır. Köpük fincanlara pay edilir.
-     Kalan kahve bir taşım daha pişirilir ve fincanlara boşaltılır.
-     Kahvenin yanında sunulan su, damak sayesinde kahvenin lezzetinin daha iyi algılanmasını sağlar.

13 Şubat 2012 Pazartesi

ÇİKOLATALI PORTAKALLI CUPKEK

Çook uzun zaman önce Mutfak dergisinden alıp yaptığım bir keki cupkek olarak denedim bu kez. İç dolgusuna kako yerine bitter çikolata ekledim ve sosu kekin üzerine dökmek yerine içlerini doldurdum.


MALZEMELER
3 adet iri yumurta
100 ml cup sıvıyağ
1 cup toz şeker
1 paket kabartma tozu,
1 çay kaşığı vanilya özütü
(1/2 cup )1 adet büyük bir portakalın suyu ve kabuğunun rendesi
2 cup un
80 gr bitterçikolata


Fırını 175 dereceye ayarlayıp ısıtmaya başlayalım.Tereyağı ve şekeri çırpalım.


Yumurtaları ekleyip çırpmaya devam edelim.  
Portakal suyu ve rendesini ekleyip karıştıralım.
Karışımdan bir su bardağı ayıralım.
Kalan karışıma un, kabartma tozu ve vanilya özütünü ekleyip bir spatula yardımı ile karıştıralım.
Keki kağıt kalıp yerleştirilmiş slikon cupkek kalıplarına 3/4oranında paylaştıralım.
Fırında üzeri kızarana dek (kürdan testinden geçirdikten sonra) 25 dakika pişirelim. 

Çikolatayı benmari eritelim ve ayırdığımız karışım ekleyelim.
Bu karışımı bir krema torbasına alalım. Krema torbasına 0,5 cm lik duy takalım.

Soğuyan keklerin orta kısmından duy yardımı ile delip çikolata karışımını cupkekleri çatlatmayacak kadar sıkalım.
Afiyet olsun...

11 Şubat 2012 Cumartesi

AŞK TATLISI ÇİKOLATALI STRUDEL


Geçen sene brownie coocies ile ilk sevgililer günü tarifimi paylaşmıştım sizler ile.
O tarifden sonra bu güzel sevimli gün için yapılacak bayağı bir liste oluşmuş olsada blogda yeni ve farklı bir tat denemek için hiçbir fırsatı kaçırmayan ben yine kolları sıvadım.  
Aşk tatlısı olarak bilinen STRUDEL oldu seçimim bu kez.
Rivayete göre Avusturya İmparatorluğu zamanında usta bir aşçının strudel hamurunun içine bir aşk mektubu koyarak sevdiği kadına duygularını bu şekilde ifade etmesi ile bu güzel adını almış oluyor tatlımız.
Tatlının en önemli malzemesini oluşturan yufka Ortadoğu kökenli.
Ve asla tatlı olarak yapılmıyor hamur kısmı.
Bu ince yufkanın Türkiye üzerinden Macaristan’a ve Orta Avrupa’ya yayıldığı düşünülüy.or
Ekşi sözlüğe baktığınızda ise malzemeye tatlı (örnegin apfelstrudel, topfenstrudel) veya tuzlu (örnegin bezelyeli, havuclu, sucuklu strudel) olarak  yapıldığını öğreniyoruz.
Peki ama bu apfelstrudel ve topfenstrudel nedir diye soracak olursanız;
Strudel’in o ince hamurunun içinden elmalar taşar ise  APFELSTRUDEL, yumuşacık leziz kuark peynirli ile yapılır ise TOPFENSTRUDEL oluyormuş.
Biz bu gün günün anlamına uygun ÇİKOLATALI STRUDEL yapacağız.
Yapacak olanlara şimdiden kolay gelsin.
Tarif ÇİKOLATI TATLAR'dan alınmıştır.
MALZEMELER
HAMURU İÇİNU İÇİN
2 cup un

1 adet yumurta
3 tbsp sıvı yağ
1 pich tuz
1 pinch toz şeker
1/4 cup su
DOLGU İÇİN
70 gr bitter çikolata
1/2 adet çubuk vanilya veya tarçın
1 adet sarısı ve beyazı ayrılmış yumurta
30 ml süt
50 gr tereyağı
100 gr galeta unu
150 gr çekilmiş fındık
75 gr şeker
İÇİNE ve ÜZERİNE
30 gr tereyağı
ÜZERİNE
Pufra şekeri

Su haricindeki tüm malzemeyi yoğurma kabına alALIM. Yarım çay bardağı suyu yavaş yavaş ekleyerek yumuşak kıvamda bir hamur elde edinceye kadar yoğurun.

Hamurun üzerine sıvı yağ sürüp streç folyo ile saralım.Yaklaşık 1 saat kadar buzdolabında dinlendirelim..
Çikolatayı kıyalım.
Kakaoyu 30 ml süt ile çırpıp kaynatalım.
Kıydığımız çikolataları süte ekleyelim ve çikolata eriyene kadar karıştıralım.
Çubuk vanilyayı uzunlamasına ikiye kesip içindeki havyarını sıyıralım.
Tereyağı, pudra şekeri, vanilya havyarını ve bir tutam tuzu el mikseri ile krema kıvamına gelene dek çırpalım.
Yumurta sarılarısını ilave edip karıştıralım. Ardından soğuyan çikolatayı ilave edip karışıma yedirelim. En son galeta unu ve fındığı ekleyip tekrar karıştıralım.
Yumurta beyazını el mikserinde köpürünceye dek çırpalım. Şeker serpip sertleşene dek çırpmaya devam edelim.

Yumurta beyazını bir önceki çikolatalı karışıma ekleyip karıştıralım.

Fırını 200 dereceye ayarlayıp çalıştıralım.
Dinlenen strudel hamurnu un serptiğiniz mutfak bezinin üzerinde 50x50 cm ebadında ince bir hamur olacak şekilde açalım.
Tereyağını eritelim. Ilıkken yarısını hamurun2/3 üne sürelim. Kalan tereyağını ayıralım.
Dolgu malzemesini hamurun kalan kısmına süralim. Hamuru mutfak bezi yardımı ile gevşek bir şekilde dolgunun etrafına saralım. Hamurun uç kısımlarını hafifçe bastırarak kapatalım.
Hamurun üzt kısmına çatal ile birkaç yerinden delikler açalım.
Strudeli mutfak bezi yardımı ile yağlı kağıt serili fırın tepsisine çaprazlama olarak yerleştirelim. Üzerine biraz tereyağı sürelimelim.
Strudeli ısınmış fırında 40 dakika kadar arasıra üzerine kalan tereyağını sürerek pişirelim.
Pişen sterudelin soğuması için bekledikten sonra üzerine pudra şekeri serpelim ve Şarap soslu elma veya çırpılmış krema ile servis edelim.
Afiyet olsun.

AYÇEKİRDEKLİ ÇITIRLAR

Yıllar önce gittiğim bir tatilde bu kurabiyelerin tatlı olanını 5 çayında ikram etmişlerdi.
Ayçekirdeklerinin görüntüsü beni o kadar cezbetmişti ki hemen tarifi isteyip tatil dönüşü denemiştim. Ama malesefki sonuç hüsran olmuştu. Benim kurabiyelerde ne kıtırlık mevcuttu nede bu tarifteki tereyağ tadı.
Yeni aldığım kitapta tarifi görünce evet dedim bu kitabın denenecek ilk tarifi bu.

Ben daha sonra tatlı ve tuzlu oranını değiştirip birde tatlı olarak yapacağım. O zamanda bir dip not düşüp fikrimi yazarım elbet. Ama şimdilik tuzlusu var elimde ve sizde çayın yanına bu cici çıtırlardan isterseniz buyrun tarife efendim.
Tarif Gamze Bursalının "Net 425 gr" ından alınmıştır.
MALZEMELER
1/2 su bardağı un

1/4 su bardağı kepekli un
1/4 çay kaşığı kabartma tozu
1/4 çay kaşığı tuz
1/2 tatlı kaşığı toz şeker
2 çorba kaşığı tereyağı (bıçakla küp şeklinde kesilmiş)
2 çorba kaşığı+1 çay kaşığı süt (Gerekir ise ilave 1 tatlı kaşığı daha)
1 tatlı kaşığı limon suyu
Üzerine sürmek için; 1 adet çırpılmış yumurta akı
Üzerine serpmek için; Susam, çörekotu, ayçekirdeği içi


Fırını 180 dereceye ayarlayıp ısıtalım.
Hamur yoğuracağımız kabın içine un, kepekli un, kabartma tozu, tuz ve şekeri alalım.

Tereyağını unlu karışıma ekleyip yoğurmaya başlayalım. 
Sütü, limonu bir kasede karıştıralım.

Süt ve limonlu karışımı hamura ekleyip yoğurmaya devam edelim.
Hamur kuru olursa bu aşamada ilave sütü ekleyebiliriz.
Hazırladığımız hamuru merdane ile incecik açalım.
Kare kare keselim.
Üzerine yumurta akını  sürelim. Susam, çörekotu ve ayçekirdeği serpelim.
Hamur arelerini spatula yardımıyla dikkatle alarak yağlı kağıt serili fırın tepsisine dizelim.
Kıtırları fırında 15-20 dakika üzerleri kızarana kadar pişirelim.
Afiyet olsun.
Not: Ben ilk deneme olduğu için tarifdeki ölçüleri aynen uyguladım. Bu ölçüler ile 10 adet çıtırım oldu. Tavsiyem miktarı ikiye yada üçe katlayıp yapmanız. Çünkü tadı pastanede yadiğiniz tuzluları aratmıyor. Üstelik bu çıtırlar ev yapımı.
Güzel bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle..

5 Şubat 2012 Pazar

KAVALA KURABİYESİ


Bir çeşit un kurabiyesi olan kavala kurabiyesi Edirne de bademli kurabiye olarak da bilinir.
Yunanistan Kavala şehri bu kurabiyeleri kendi ismini vererek tescillemiştir.
Kavrulmuş un ve bademin bu eşsiz lezzetini  72. Porselen demlik Çay saati etkinliğine gönderiyorum.
MALZEMELER
3/4 paket tereyağ
2 çay bardağından biraz az sıvı yağ
1 çay bardağı nişasta
1,5 çay bardağı pudra şekeri
1 çay kaşığı vanilya özütü 
1 paket kabartma tozu
1 su bardağı iri kıyılmış badem
Aldığı kadar un 

Fırını 175 dereceye ayarlayalım.
Tepsimizi yağlı kağıt ile kaplayalım.
Tavaya önce bademi alalım ve kavurmaya başlayalım. Bademler hafif kavrulunca 1 su bardağı unu ekleyip beraberce kokusu çıkana dek sürekli karıştırılarak kavralım. İyice kavrulup, rengi de dönen unlu karışımı soğuması için bir kenara ayıralım. 
Soğuduktan sonra,pudra şekeri, kabartma tozu, tereyağ, sıvı yağ ve vanilya ekleyip iyice yoğuralım.Eğer hamur çok yumuşak olmuş ise un ilave edelim.
Kulak memesi kıvamında bir hamur elde edelim.
Elde edilen hamurdan, ay şeklinde kalıplardan lokmalık, kesinlikle çok büyük olmayan kurabiye hamurları keselim.
Bu ay şekli kurabiyenin geleneksel şekli.
Başka kalıplar kullanmak isterseniz de dikkat edilmesi gereken tek şey kurabiyelerin küçük tek lokmalık büyüklüklerde hazırlanması.
Kurabiyelerimizi yağlı kağıt üzerine dizelim ve kurabiyeleri çok fazla kızartmadan 175-180 derecede pişirelim.
Kurabiyelerimiz soğuduktan sonra pudra şekerine bulayıp servis edelim.
Afiyet olsun.

3 Şubat 2012 Cuma

KANDİL SİMİDİ ve HAYIRLI KANDİLLER


50 Adet simit iiçin MALZEMELER

250 gr tereyağı ( oda sıcaklığında)
1 paket kabartma tozu
1 adet yumurta(Akı üzerine susamı yapıştırmak için ayrılacak)
4 su bardağı un
1 tatlı kaşığı mahlep
1 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı sirke
1 çay bardağı zeytinyağı
1 çay bardağı yoğurt


Oda sıcaklığında yumuşamış tereyağının içine tüm malzemeleri yumurta akı hariç ekleyelim.

Yumuşak bir hamur elde edene dek yoğuralım.
fırını 180 dereceye ayarlayıp ısıtalım.  
Hamurdan ceviz büyüklügünde parcalar kopartalım.Simit sekli verip,önce yumurta akina sonra da susama bulayarak yağlı kağıt serili tepsimize dizelim.
simitleri fırında çok fazla kızarmasına izin vermeden pişirelim.
afiyet olsun.